Yaşayan Müze, "Kenan Yavuz Etnografya Müzesi"

“Yaşayan Müze”

Kenan Yavuz Etnografya Müzesi,

Bu Yazım 01.09.2020 Tarihinde Diriliş Postası Gazetesinde Yayınlanmıştır.

https://www.dirilispostasi.com/makale/yasayan-muze-kenan-yavuz-etnografya-muzesi

Yaşayan ve yaşatan müze, sizi kökleriniz ile buluşturur. Anadolu, alın terinin, paylaşmanın, muhabbetin ve el emeği göz nuru ile bezenmiş toprakların adıdır. Yaşayan müze, güzelliklerimizin toplumsal hafızamızdan silinip gitmesine engel olmak için kurulmuştur.

Bize gelen bizi yaşar….

Bir iş adamı düşünün İstanbul’da yıllarca oluşturduğu iş hayatını belki riske atarak doğduğu büyüdüğü yere devasa bir müze yaparak orada yaşamaya başlıyor. Haliç Üniversitesi Yönetim Kurulu Başkan vekili ve İrfan Grup Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı olarak tanıdığım Kenan Yavuz Bey, Bayburt’ta doğal ortamın içine bir müze kurmuş ve “doğup büyüdüğüm köyüm olan, Bayburt’un Beşpınar köyünde kurduğum, etnografya müzemizden tüm dostlara selam olsun” diyerek herkesi buraya davet ediyor. Tabi henüz gidemedim ama yazmamaya da gönlüm elvermedi. Kenan beyin İnstagram üzerinden birkaç canlı yayınını izledim, hatta bir defasında Ekonomi Gazetecileri ile birlikte bir canlı yayına da katıldık. Bu canlı yayınlarda ve daha önce bana gönderdiği görsellerde olağanüstü güzellik ve doğallıkta görüntüler var Kenan Beyin köyünden. Sanki cennet gibi bir yerden bahsediyor ve oradan bağlanıyor dünyaya gibiydi. Emin olun abartmıyorum o kadar fevkalade bir natürel güzellik var ki Etnografya denilen doğal ortam müzesinde, gördüğünüzde hayran kalmamanız mümkün değil. Görmeye gitmeyen çok şey kaybeder diyeyim ben. Başta tabi kendime söylüyorum ama işte yoğun koşuşturma bizi geri bırakıyor, yoksa mutlaka gitmeliyim diye düşünüyorum.

Kenan Yavuz Etnografya Müzesi


Bayburt’a 40 kilometre uzaklıkta bulunan Demirözü vadisindeki ‘Demirözü Baraj Gölü’nün hemen yakınında, bugünkü adıyla Beşpınar denilen köyde 8000 metrekarelik alan içerisinde inşa edilmiştir. Kenan Yavuz, İstanbul’daki işlerini bir kenara koyup doğup, büyüdüğü topraklara bir hediye niteliğinde bu müzeyi hayata geçiriyor.  Aslında bir anlamda Etnografya müzesi, eski hayatı muhafaza edip, yeni hayatın içinde görünür kılma görevini üstleniyor. Burada zaman ve mekan ilişkisi içerisindeki tüm yapılar, bölgenin dokusu ve mimari yapısı ile bütünleşik olarak oluşturulmuştur. Kullanılan taşlar ve ahşaplar, çevre köylerde yıkılan evlerden ve dağlardan toplanmıştır. Yaşanmış hikâyeler, gerçek kişiler ve bu kişilere ait eşyalar üzerinden sergilenmektedir. Müze sayesinde bölgede yaşayanların konuya olan ilgisi artmış ve her geçen gün yaşanmışlarla dolu eski eşya bağışı da artmaya başlamıştır. Bu sayede çevre halkının kendi kültürüne olan duyarlılığı ve merakının arttığı da gözlemlenmektedir. "Yaşayan müze", "köklere dönüş" ve "bize gelen bizi yaşasın" sloganlarıyla hareket ettiklerini anlatan Yavuz, "Paylaşmak Anadolu'nun en güzel geleneklerinden biridir. İnancımızın da en önemli unsurlarından birisi paylaşmaktır. Hem Allah'ın verdiği nimetleri paylaşmak hem de birbirimizin emeğine katkıda bulunmaktır” diyerek yapılan bu müze çalışmalarının hangi amaca hizmet ettiğini veciz ifadelerle anlatmaktadır.

Yaşayan müze, güzelliklerimizi geçmişten geleceğe taşımak için kuruldu.


Kenan Yavuz Bey, Kenan Yavuz Etnografya Müzesinin kuruluş amacını bakın nasıl anlatıyor; “Modernleşme ve göç olgusu ile başlayan dönüşümün, köylerimizde meydana getirdiği mimari hasara karşı, bir farkındalık oluşturmak, unutulmaya yüz tutan güzellikleri, yeni nesillerin akıllarında canlı tutmak ve insanı öne çıkarmak için kurulmuştur. Burada Unutulmaya yüz tutan geleneksel yerel kültür, çocuk oyunları, masallar, endemik bitkilerin tanıtımı, ağız barı geleneği, düğün ve kına gelenekleri, imece usulü yapılan faaliyetler ile canlı tutulmaya çalışılacaktır. Çünkü günümüzde artık 5 haneli köyün dahi yolu, suyu, elektriği var. İstanbul'da hastaneye ulaşma şansınız 2 saat ama burada telefon ettiğinizde 10 dakika sonra ambulans doktoruyla beraber geliyor. Dolayısıyla devletimizin altyapı konusunda buraya yapacağı her şey üst noktaya ulaştı. Ayrıca burada çiftçilik ve hayvancılık ile uğraşan insanlar şehirlerdeki insanlardan en az 10 kat daha az çalışarak daha yüksek bir refahı elde edebiliyorlar” demektedir.

Bayburt ve Lezzetleri

“Hele bi galacoş yeyinde görün” der Bayburtlular. Nedeni ise Bayburt yeşil mercimeği, eşsiz bir lezzete sahip olduğundan bundan yapılan yemek de muhteşem olmaktadır. İşte müzenin tarlasına ekilen mercimek, patos işlemimden geçirildikten sonra Galacoş yapımı için mutfağa girer ve orada Bayburt yöresinin nefis lezzetlerinden biri olan Galacoşa dönüşür.  Fazla bilinmiyor olsa da her yiyenin bir daha yemek istediği çok lezzetli ve doyurucudur. Gücünü mercimekten alan galacoş adeta bir protein deposudur.

Etnografya Nedir?


Etnografya, insan topluluklarının çeşitli zaman ve yerlerde sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için sarf ettikleri gayretlerin sonucunda ortaya çıkan maddi ve manevi kültürlerin tasvirini yapan bir bilim dalıdır. Kültür kavramını merkezine alan etnografya, en çok katılımcı gözlem yoluyla araştırmacının günlük yaşamın içine girdiği, derinlemesine mülakat ve geniş çaplı gözlem yoluyla birey ve grup üzerine odaklanan nitel araştırmanın en eski geleneğidir. Yunanca ethnos (toplum) ve grapho (yazmak) sözcüklerinin birleşiminden meydan gelmiş bir terim olan etnografi, kaynağı kültürel antropoloji olan fakat günümüzde sosyal bilimlerin diğer kolları tarafından da benimsenmiş bir yöntembilimdir.  Etnografya Müzeleri etnografya alanına içeriğine giren nesneleri koruyup saklayarak sunma görevi üstlenir. Böylece müzeleri ziyaret eden izleyiciler çeşitli zaman ve bölgelerde yaşamış insan topluluklarına ait olan maddi ve manevi kültüre ait olan eşyaları görme, bilgilenme ve bazen de deneyimleyerek yaşama imkanı bulurlar.

Kenan Yavuz Etnografya Müzesi’nin içerisinde neler var?

Burada bulunan onlarca önemli figürlerden biri de ‘Gelin Direği’, olup müzenin düzü koşu bölümünde bulunmaktadır. Müzede kurulan Gelin Direği, Bayburt köy evlerinin, aile yaşamını en güzel anlamlandıran bölümü olarak biliniyor. Düğünün son aşamasında yeni evine giren gelin, ailenin artık temel direği olmuştur. Bu direğin ritüeli ise “Damat evine ilk adımını atan gelin, direğin önünde misafir edilir ve kendisine hoş geldin anlamına gelen halay çekilir”.  Mekân ve insanı bütünleştiren ve sevgi ile kuşatan bu muhteşem gelenek, müzedeki köy evinde bugünden geleceğe taşınmaktadır. Yine burada önemli parçalardan biri de küplerdir. Anadolu kadını, harman sonrası ürünleri çanaklara yani küplere koyar, korumaya alır ve zamanı gelince paylaşır. Evindeki yiyeceklerinin en kıymetli olanını, misafiri için saklar. Yine burada yapılan önemli ritüellerden biri de Harman şenlikleridir.  Son olarak köyde, Kenan Beyin dedesinden ve babasından kalan, ‘Dedecük’ denilen tarlada, oğlu Furkan Yavuz eşliğinde hasat töreni yapılmıştır.


·         Müzenin içinde bir köy evi, bir gecekondu, bir Konak, Türkiye’de 1950’li yıllarından itibaren milyonlarca insan Bayburt bölgesinden yola çıkarak yatağını, yorganın kaparak İstanbul ve diğer büyük şehirlere göç ederek gecekondu olarak isimlendirilen evlerde yaşamaya başladı. Müzede yer alan gecekondu, köy evinin yanında, geriye gidişi, büyük aileden parçalanmış aileye geçişi temsil etmektedir.

·         Su değirmeni, Su değirmeninde öğütülen un ile en sağlıklı ve en doğal ekmek yapılmaktadır.

·         Bezir yağı değirmeni, Zeyrek ve keten yağı olarak da bilinen bezir yağı, geçmişte ve günümüzde sağlık sektöründe kullanılmaya devam etmektedir. Endüstriyel metodlar ile üretilmeye devam eden yağ geçmişte değirmen metodu ile üretilirdi. Yüzlerce yıl öncesine ait bezir yağı taşı simüle edilerek bezir yağı değirmenine uyarlandı.

·         Anfi tiyatro ve açık hava sineması, Köyün çocuklarının ve gençlerinin şehirlere göç etme nedenini ortadan kaldırmak için yapılmıştır ve burada gösterimler yapılmaktadır.

·         Dede Korkut Türk kimliği kütüphanesi, Burada Bayburt edebiyatının ve tasavvufunun şair ve yazarlarına ait kitaplar ile Türk kimliğinin klasikleri olan fikir, araştırma, roman ve çocuk masalları bulunmaktadır.

·         Tandırlık, Tandırlık, doğal yaşamın vazgeçilmezi, demlenmiş çaylara, sımsıcak ekmeklere, kızarmış çöreklere doyumsuz lezzet veren Anadolu evlerinin en sıcak bölümüdür.

·         Daimi çinimaçin sergi alanı, Orta Asya’daki Türklerin ilk yazılı mezar taşları ‘balbal’ ile Anadolu Selçuklu çini motiflerini birleştiren Çinimaçin sergisi müzenin daimi sergi alanında sergilenmektedir.

·         Çayevi- misafirlerin çay kahve içerek dinlenmeleri için inşa edilmiştir.

·         Loru Han(Yeni proje) Selçuklu hanlarındaki mimariye yakın ortası avlulu ve tek katlı taş bir butik otel inşa ediliyor. Önümüzdeki yıldan itibaren otel de hizmet verecek. Müze otel olacak şekilde bir dizayn ile birlikte müzenin toplam büyüklüğü 14000 metrekareye ulaşmış olacaktır.

·         Mescit,

·         Köy meydanı,

·         Kapalı sergi salonları,

·         Açık sergi alanları,

·         Salıncak,

·         Bayburt güvercin kuşu evi,

·         Bir Aşhane,

Müzede Yapılan Faaliyetler


Müzede yapılacak olan bu faaliyetlerin ana amacı, geçmişte yapılan sosyal, kültürel ve yaşamı simgeleyen faaliyetlerin tekrar insanların dimağında canlı kılmak ve göçe karşı bir duruş sergilemektir.  2020 yaz döneminde pandemi kısıtlamaları içerisinde yapılan ve yapılacak olan faaliyetler bu müze sayesinde gelecek yıllarda da, genişleterek sürdürülmesi hedeflenmektedir.

·         Tırpanla Ot Biçme Şenliği, ilki yapılan şenlik renkli görüntülere sahne olmuş. Kenan Yavuz ve köy sakinlerinin katıldığı etkinlikte, müze bahçesindeki yonca ekili alan Bayburt türküleri eşliğinde tırpanla biçildi.

·         Tandır şenliği,

·         Harman şenliği,

·         Kem eğirme şenliği,

·         Bulgur yapma şenliği,

Özetle, “ Köy hayatı, mekanik hayatın yok edici dişlilerinin arasından çıkarır ve nefes almanızı sağlar.” ve “Bize gelen bizi yaşar, hayatın anlamı ile tanışır” diyor Kenan Bey ve devam ediyor. “Anadolu adı gibi bereketlidir çünkü Ana-Dolu’dur o. Köy Evlerimiz maalesef yok oluyor. Kenan Yavuz Etnografya Müzesi olarak istedik ki, gelecek kuşaklara ulaşmayı başaracak bir örnek yaşasın. Anadolu’nun zarafetini temsil eden bu köy evimizi görmeniz dileği ile.” diyerek herkesi müzeyi görmeye davet ediyor. 



 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihin Gölgesinde bir Lezzet Durağı “Ocak”

Emmim Develi Cıvıklısı

"Nokul Bafra Pide"