Sirkenin Mucizevi Faydaları

 Bu yazım 12.04.2021 Tarihinde Analiz Gazetesinde Yayınlanmıştır

http://analizgazetesi.com.tr/yazarlar/sirkenin-mucizevi-faydalari/

Geleneksel olarak farklı hammaddelerden fermantasyon yöntemiyle elde edilen sirke, insan sağlığına inanılmaz mucizevi katkılar sunuyor. Anadolu’da yıllardır evlerde anneannelerin, babaannelerin eski usul yöntemlerle ürettikleri bu meyve ve baharat özlü sirkeler tam bir şifa kaynağı.

Salata ve çorba gibi yiyeceklerde kullanılan ancak evlerde kurulan turşu vb. salamura tarzı ürünlere de koruyucu olarak katılan, asetik asit ve doğal aroma kokulu hafif ekşimsi bir meyve suyu olan sirke, çoğunlukla üzüm, elma gibi meyvelerden yapılmaktadır.

Aslında binlerce yıla dayanan bir geçmişi olan sirke, önce üzümle başlamış, nar ve alıçtan ananasa kadar farklı meyveler kullanılarak hala geliştirilmeye devam ediliyor.

Covid19’un günlük hayatımızda meydana getirdiği değişikliklerden biri de sirke kullanımı olsa gerek. Eskiden sadece yemeklere ve salatalara katılan sirke bu dönem deyim yerindeyse bir dezenfektan ürünü gibi kullanılır oldu.

Bu dönem yine hem sağlık amaçlı hem de kilo vermek için içilerek kullanılmasından ötürü de tüketiminin oldukça arttığına şahit oluyoruz.

Tarih boyunca çok yararlı olduğu bilinen sirkenin, kaynaklara göre Sümerler, Asurlular, İranlılar eski Mısır ve Yunanlılar tarafından kullanıldığı rivayet ediliyor. Yapılan kazı çalışmaların birinde, MÖ 3.000 yıllarına ait bulunan eski bir mısır küpünün tortusunda, doğada yalnızca sirkede bulunan bir solucana rastlanılmış.


17.yy’da da Fransa’da 25 milyon insanın ölümüne sebep olan veba salgınında ölen zenginlerin evlerini ve cesetlerini soymalarına rağmen hiçbir şekilde hastalığa yakalanmayan dört hırsızın kendilerinin hazırladığı bir sirke ile ellerini yıkadıkları ve gargara yaptıkları söyleniyor. Hatta hırsızların bu formülü, 4 Hırsız sirkesi adı verilerek 1748 ve 1884 Fransız gıda kodeksine giriyor ve eczanelerde uzun bir süre birçok hastalığın tedavisi için kullanılıyor.

Osmanlı döneminde ise hekimlerin, veba olan bir eve girmek için önce evi baştan sona sirke ile yıkadıkları söyleniyor. İstanbul’un ilk kolera salgınında ise Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi’nin bir kolera risalesinde, bitişik ve alçak evli mahallelere gidilmesi gerektiğinde sirke kullanılmasını tavsiye ettiği biliniyor.

Günümüze gelince de son birkaç yıldır sirkeyi rutin kullanmanın yanında sağlık amacıyla içenlerin oranı %10’dan %46’ya çıkmış. Sirke içiminin neredeyse 5 katına çıkması ve sirke tüketenlerin yarısının artık sirkeyi içerek tüketmesi bu ürünün mucizevi etkilerinin anlaşılması olarak görüyorum, bunun başkaca bir izahı yok bence. 

Kaldı ki sirkenin doğal ve faydalı bir ürün olmasına mukabil tadı ve kokusu açısından keyifle içilebilir bir ürün olmadığını hepimiz biliyoruz. Buna rağmen büyük bir kitlenin sabah akşam sürekli sirke içiyor olmasını ben şahsen sağlık açısından çok önemsiyor ve bu açıdan sirkenin birçok klinik araştırmaya konu olmasının da çok yararlı olacağını düşünüyorum. Bu araştırmalar gerçekten sirkenin insan sağlığı için çok yararlı olduğunu ortaya koyabilir zannımca.

Bazı klinik araştırmaların sonuçlarına göre günde 3 öğün bir yemek kaşığı kadar elma sirkesi tüketilirse bunun insülin direncini kırdığı, iştah kontrolünü sağladığı ve sağlıklı zayıflamada etkili olduğu söyleniliyor.

Eğer sirke elmadan yapılmışsa, fermente olan elmalar probiyotiklere yardımcı olan pektin içerir. Pektin ise natürel bir prebiyotik karbonhidrattır.

Yine uzmanlara göre düzenli olarak belirli oranda içilen sirkenin organ çevresi yağlanmayı azalttığı, bel çevresi yağ depolarını erittiği, ayrıca tokluk süresini uzattığı ifade ediliyor. Bazı sirkeler, bal, alıç, adaçayı gibi otlar ve sandaloz sakızı gibi reçinelerle tüketimi keyifli bir hale getiriliyor. Bu şekilde lezzetlendirilen sirkeler, sağlık açısından etkiyi arttırmakta, bağışıklık sistemini güçlendirmekte, virüslerden arındırmakta ve form tutmaktan, sindirimi rahatlatmaya kadar birçok yarar sağladığı görülmektedir.

Hz. Mevlana’nın en sevdiği içeceklerden birinin elma sirkesi ve balla yapılan “Sirkencübin” şerbeti olduğunu biliyor musunuz? Osmanlı Mutfağında uzun yıllar boyunca tüketilen ‘Sirkencübin’ şerbeti bal, sirke ve ılık su ile yapılıyor.  

Ağrı dindirme, tansiyonu düzenleme, bağırsakları çalıştırmanın yanı sıra kilo vermede etkili olan sandaloz sakızlı elma sirkesini mutlaka denemelisiniz.

Antioksidan özellikli flavonoidler ve C vitamini yönünden zengin bir meyve olan alıç ile yapılan elmalı alıç sirkesi de bence çok faydalı.

Özetle, günlük hayatımızda sirkeyi her gün ve farklı bir çeşidi ile tüketmeliyiz. Ancak aç karnına sabahları içilmesini tavsiye etmiyorum.



 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Emmim Develi Cıvıklısı

Tarihin Gölgesinde bir Lezzet Durağı “Ocak”

"Nokul Bafra Pide"