Yedi Değirmen’den Yerli Tohum Atağı

Yedi Değirmen’den Yerli Tohum Atağı

Bu Yazım 04.08.2020 Tarihinde Diriliş Postası Gazetesinde Yayınlanmıştır.

https://www.dirilispostasi.com/makale/yedi-degirmenden-yerli-tohum-atagi

Köşemi takip edenler çok iyi bileceklerdir, yerel ve milli olan ata tohumlarına ne kadar hassas olduğumu. Bence günümüzün en temiz ve en sağlıklı gıda kaynağı olan bu tohumlar aynı zamanda lezzetli yemeklerin de bir teminatıdır.

‘Atalık Tohum’ nedir?

Binlerce yıldan beri Anadolu'da üretimi olan bir tohum çeşididir. Bugüne kadar değişen iklim ve ortam şartlarına da uyum sağlayarak ve herhangi bir kimyasal ilaç kalıntısı olmadan da günümüze kadar intikal edebilmiş olması onu çok özellikli bir tohum haline getirmektedir. Ayrıca genetiği ile hiç oynanmamış olması, yüksek besin değeri ve tamamen yerli olması ona ‘Atalık Tohumu’ statüsünü kazandırmıştır. Atalık tohumu konusunda çalışma yapanlar, çok uzak yerlerde bile olsalar onlara imrenir ve takdir hislerimin bir nişanesi olarak da bu hikâyelerini hemen yazıya dökmek isterim. Bu makalede de yine böyle yerel olarak hizmetler sunan bir firma ve kurucusu olan kişinin hikâyesini bulacaksınız.

Yedi Değirmen’in kurucusu ‘Emine Yılmaz’

Öncelikle ‘Atalık Tohum’ konusunda önemli çalışmalara imza atan ‘Yedi Değirmen’ firmasının değerli kurucusu olan Emine Yılmaz Hanım’dan bahsetmek gerekir. On parmağında on marifet deyimine uyan bir nitelikte, uluslararası ilişkiler mezunu, metal askı imalatı yapan bir sanayici ve bir dönem uzman olarak kobi danışmanlığı yapan bir işletmeci. Uzman kimliğiyle Avrupa Birliği projeleri yazdığı bir dönemde, bölgesel bir projenin fizibilitesini oluştururken, yaşadığı yer olan Samsun ilinin Havza ilçesinde bir zamanlar tahılın en kaliteli şekilde yetiştiğini duyar.  Birçok ilin bu havzadan tahıl alarak un kalitesini artırdığını, bu bölgenin Karadeniz’in tahıl ambarı olarak bilindiğini ve bir zamanlar 50 adet un fabrikası olduğunu öğrendiğinde ise hayatına yeni bir yön vermeye karar verir. Bu projeden sonra başka bir projenin de koordinatörlüğünü yaparken çölyak hastaları ile tanışır. Çölyak hastalarının ihtiyacı olan glutensiz ürünlerin çoğunun ithal ve çok pahalı olması bu tür beslenenler için zor ve maliyetli olmaktadır. İşte bu durumdan dolayı makul fiyatlı ve yerli glutensiz ürün üretmek için ‘Yedi Değirmen’ firmasını kurar.  Bu konuda çalışmalara ağırlık verdiğinde ise dikkatini karabuğday (greçka) çeker. Bu buğdayı araştırırken, proje yazdığı dönemde, TKDK (Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu) tarafından aromatik bitki yetiştiricilerine verilen teşvik projelerinde bu bitkiyi eken çiftçilere rastlar. Ancak hibeden faydalanmak için ekmeyi taahhüt ettikleri karabuğdayı satamadıkları için bu sağlıklı buğdayı hayvanlarına yedirdiklerine şahit olur. Ortada ciddi bir sorun vardır ve bu buğdayın un haline gelebilmesi ve kabuğundan soyulması için gerekli olan makineler Türkiye’de bulunmamaktadır. Buna çözüm bulmak için de harekete geçen ve geçmiş deneyimi dolayısıyla bölgedeki en iyi üreticileri bir araya getirerek makineleri ürettiren Emine Hanım, netice itibariyle karabuğdayı kabuğundan soydurur ve un haline getirir.

Yerel ve milli ata tohumu

Yerli buğdayların tohumlarını bulmak için yola koyulan firma, öncelikle içinde olduğu bölgeyi taramış, sonrasında ise yaylalar, köyler, dağlar, tepeler aşılarak atalık tohumlar aranmıştır. Sırasıyla Sivas, Kars, Erzincan, Erzurum, Urfa, Diyarbakır Orta ve Doğu Anadolu’da birçok il, köy, kasaba, yayla, ova dolaşılıp 6 çeşit ata tahıl tohumu yedi değirmen ailesine katılmıştır. Yaklaşık üç yıl birçok ilde ata tohumlarını arayan Yedi Değirmen firması, aynı zamanda buldukları bu tohumların ekimini de bölgelerinde yapmaktalar. ‘Havza Ticaret ve Sanayi Odası’na kayıtlı ‘Vera Danışmanlık Organizasyon’ bünyesinde faaliyet gösteren firma, karabuğday, siyez, arpa, tam buğday, nohut, kinoa, mısır gibi yerel üretimli tahıl unlarını, koruyucusuz bir şekilde ve geleneksel yöntemlerle üretip paketlemekte, satışını yapmakta ve e-ticaret hizmetleri sayesinde de müşterilerine kargo ile ulaştırmaktadır. Şimdi tam bu sıralar tarlalarda ekilen atalık tahılların hasadı yapılmaktadır. Bu dönemde buğdaylar bulgura ve una dönüştürülme hazırlığı içindeyken ayrıca çok özel fasulye ve mısır tohumlarının da hasadı yapılmaktadır. Aynı zamanda tohum yolculuğu ve bu konuda yapılan tüm bu faaliyetler adım adım instagramda @yedidegirmen sosyal medya hesabından paylaşılmaktadır.

İnsanlar neden çölyak hastası oluyor?

Ne yazık ki her geçen gün artan ve oldukça büyük bir sayıya ulaşan çölyaklıların en büyük ihtiyacı, glutensiz un, ekmek ve bu anlamdaki diğer gıdalardır. Özellikle çölyak hastası olanların sayıları son yıllarda neden artıyor diye bir araştırma yapıldığında kanaatimce görülecektir ki, genetiği değişmiş tahıllar ve bu tahılları yetiştirirken kullanılan zirai ilaç ve gübreler buna neden olmaktadır. Aslında sadece çölyak hastalığı için değil, belki diğer hastalıklar içinde acaba neden hastalanıyoruz diye sorabiliriz. Genelleme yaparak tüm gıda üreticilerini bu sınıfa sokmak istemem ama gluten oranı yüksek olan ürünler sanırım insanları hasta ediyor. Bu buğdaylar un yapılırken bağırsak sağlığı için çok önemli olan içeriklerinin ayrıştırılarak atılması, sonrasında kullanılan beyazlatıcılar vs. ürünü zararlı hale getiriyor. Yani ekmek sofraya gelene kadar maruz kaldığı zararlı katkı ve koruyucu maddeler sonucu, faydalı olmaktan ziyade vücuda zararlı bir hale dönüşebiliyor.

Herhangi zararlı bir katkı maddesi koymayan üreticileri bu kapsam dışında tutarak diyebilirim ki bu zararlı katkı maddeli ürünlerle beslenme şekli çölyak vb. birçok hastalığa neden olmaktadır.

Samsunda tarım müzesi oluşturuluyor.

Topladıkları tohumları ürüne dönüştürüp halkımıza ulaştıran firma, şimdiye kadar bu ürünü deneyenlerden her hangi bir şikayet almamış, bilakis memnuniyetlerini dile getirenlerin vermiş olduğu şevkle yoluna devam etmektedir. Ata tohumlarına gönül vermenin yanında tohum arayışları sürecinde gittikleri yaylalardan ve köylerden buldukları tarım aletlerinden bir müze oluşturmaya karar veren Emine Hanım sözlerini, “Bu tohum arayışı yolculuğunda gittiğimiz bölgelerdeki tarihi tarım aletlerini toplayıp bir müzeye dönüştürme fikri bana çok cazip geldi. Bu müzenin yanında atalık tohumlarımızın da tanıtımını yapmak istiyoruz. Altı aya kadar açılışını planladığımız bu müzenin ziyaretçilere açılmasından sonra atalık tohuma olan ilginin artmasını umuyoruz” diyerek tamamladı.  Tarım Müzesi, Samsun Ankara asfaltı üzerinde havzaya yakın mevkide olan değirmen de olacak.

Özetle, Ata tohumları ile beslenme şeklinin sağlığımıza verdiği katkı kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Belki endüstriyel ürünlere göre fiyatları birazcık yüksekçe olan bu ürünlerde dikkatli olunmalı ve mutlaka kaynağı belli olan üreticilerden satın alınmalıdır. Aksi halde hem paranızdan hem de belki sağlığınızdan olabilirsiniz.

Yedi Değirmen’de olan ürünlerden bir kısmı


·          Altın Susam

·          Aşurelik Keşkeklik Eveyik Buğdayı

·          Atalık Dermason Fasulye

·          Atalık Doğal Kepekli Pirinç

·          Atalık Tohum Horoz Fasulye

·          Atalık Tohum Sarı Fasulye

·          Atalık Tohumdan Barbunya

·          Atalık Tohumdan Fasulye

·          Buğday Yarması

·          Çorbalık Mısır

·          Kırmızı Mercimek

·          Köy Bulguru

·          Kuru Doğal Börülce

·          Patlatmalık Yerli Mısır

·          Pirinç (Sarı Kılçık)

·          Sarı Mercimek


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Emmim Develi Cıvıklısı

"Nokul Bafra Pide"

İstanbul’da Anadolu’dan lezzetler